Abdürreşid İbrahim

Tatar gazeteci, seyyah ve yazar
31 Mayıs 2024 tarihinde kontrol edilmiş kararlı sürüm gösterilmektedir. İnceleme bekleyen 2 değişiklik bulunmaktadır.

Abdürreşid İbrahim Efendi (Abdürreşid İsker) (23 Nisan 1857,Tara, Sibirya – 17 Ağustos 1944, Tokyo, Japonya), Türk fikir adamı, gazeteci, seyyah ve yazar.[1]

Abdürreşid İbrahim Efendi çocukları ile

Japonya'da İslam'ın resmi düzeyde tanınması konusunda yaptığı faaliyetler ile bilinir. Önce Rusya Müslüman Türklerini birleştirme çabalarıyla tanındı. Rusya'daki Türkleri Türkiye'ye göç etmeye özendirdi. Bu girişimlerinde büyük ölçüde başarı sağladı. Uzun seyahatlere çıktı. Hayatını Müslümanlığı yaymak için seyahatler yapmaya adamıştı. 1912’de Osmanlı vatandaşı oldu. Seyahatlerini "Alem-i İslam" adlı eserinde Osmanlı halkına anlattı; verdiği konferanslar büyük ilgi gördü. Süleymaniye Kürsüsünde adlı ünlü eserinde şair Mehmet Akif’in halka hitap ettirdiği kişi, Abdürreşid İbrahim’dir.[2]

Yaşamı

değiştir

1857’de Tobolsk ilinin Tara kasabasında dünyaya geldi. Babası Buharalı bir aileden gelen Ömer Bey, annesi Başkurt Türklerinden muallim Afife Hanım idi[3] Çocukluğunda Rusya’daki medreselerde öğrenim gördü. 1879’da Orenburg’a geldi, bir zenginin hizmetkârlığını üstlendi ve 1880’de Hicaz’a gidişinde ona eşlik etti. Hac’dan sonra Medine’ye yerleşti; medrese öğrenimine devam etti. Beş senelik eğitiminin sonunda icazetnamesini aldı. Ayan İsker ile evliliğinden Sabahat, Favziye, Kadriye, Timur, Hasan Cangiz, Ömer Kamil isimli çocukları olmuştur.

1884’te memleketine dönen Abdürreşid İbrahim, Tara’da müderrisliğe başladı Müderrisliğe başlamasından 6 ay sonra öğrencileri ile birlikte tekrar hacca gitti; onları bir medreseye yerleştirdikten sonra memleketine dönüp modern okullar açmakla meşgul oldu.

1890’da 10 öğrencisiyle İstanbul’a geldi, onları Darüşşafaka ve Dar-üt tedris okullarına yerleştirdikten sonra memleketine döndü. Rusya’nın her bölgesinde Müslümanlar İstanbul’a öğrenci yollaması için kendisine başvurmaya başlayınca Rus hükümeti rahatsız olarak faaliyetlerine kısıtlama getirdi.

1891’de Ufa şehrine geldi; kadı olarak görevlendirdi. Rusya’daki Müslümanların en büyük mahkemesinin kadısı olmuştu. Resmi görevlerinin yanı sıra fakir ve yetimler için dernekler kurmakla meşgul oldu. Müslüman halkın dertlerine çözüm bulmak için başkent Sankt-Peterburg’a giderek içişleri ve eğitim bakanları ile görüşmeler yaptı. Rejim yanlısı müftüler tarafından hükümete şikâyet edilince canı tehlikeye girdiğinden 1895’te İstanbul’a gitti.

İstanbul’daki faaliyetleri

değiştir

İstanbul’da iken bastırdığı ve gizlice Rusya’ya soktuğu broşür ile Rusya’da yaşayan Müslümanları Osmanlı Devleti’ne göç etmeye davet etti. Bu broşür, 70 bin Müslüman Türk’ün Anadolu’ya göçmesine vesile oldu.[3] İstanbul’da kaleme aldığı ve gizlice Rusya’ya soktuğu ünlü "Çoban Yıldızı" adlı eserinde Rusya’nın yönetimindeki Müslüman halklara yaptığı zulümleri anlattı.

İstanbul’da iki yıl boyunca kımızcılık ve ziraatçilik ile geçimini sağlayan[3] Abdürreşid İbrahim, 1896’da Avrupa’ya gitti. İsviçre’de tanıştığı Rus sosyalistlere Müslüman halkların sorunlarını anlattı.

İlk Büyük Seyahati

değiştir

Abdürreşid İbrahim, 1897’de ilk büyük seyahatine çıktı. Seyahati 3 yıl sürdü. Önce memleketi Tara’ya giden seyyah, bir süre kaldıktan sonra Japonya’ya gitti. Kısa bir süre sonra 1900’de Sankt-Peterburg’a döndü ve bir dergi çıkardı. 1902-1903 arasında tekrar Japonya’da bulundu. Rusya ve Japonya arasındaki ilişkileri inceleyip İstanbul’a aktardı. Japonların Müslümanlığa yatkın olduklarını II. Abdülhamid’e bir mektupla bildirdi[3] ve Müslümanlığın yayılması için yardım istedi. Rus karşıtı faaliyetleri nedeniyle Rusya’nın ricası üzerine kendisinden Japonya’dan ayrılması istenince İstanbul’a döndü.[3]

Rusya’da yaşayan Müslümanlara yönelik kitaplarından ötürü Rusya, Osmanlı Devleti’nden de sınırdışı edilmesini talep etti. 1904’te Rusya’ya teslim edildi. Odessa’da 2 hafta hapsedildikten sonra Rusyalı Türklerin büyük baskısı sonucu serbest bırakıldı.

Yayıncılık Hayatı

değiştir

Tahliye olduktan sonra St. Petersburg’a yerleşti, bir matbaa kurdu. Dini ve siyasi eserler yayımladı. Amacı, Rus egemenliği altındaki Türkler arasında bir birlik kurmaktı. "Ülfet" adlı bir Türkçe dergi yayımladı ve büyük ilgi gördü.[4] Dergi, 85. Sayısında kapatıldı. 1906’da "Tilmiz" adlı Arapça bir dergi çıkarmaya başladı. O da 1907’de kapatıldı. Bunun üzerine Kazak şivesiyle yayın yapan "Serke" adı dergiyi çıkarmaya başladı.[4]

Rusya Müslümanlarının birlik olması için aydın ve zengin kesimin katıldığı bir toplantı organize etmeye çalışan Abdürreşit İbrahim, bu konuda da Rus idaresinin engelleri ile karşılaştı. İlk toplantıyı Oka Nehri üstünde bir gemide gizlice gerçekleştirmeyi başardı.[3] Petersburg’a döndüğünde Müslümanların birlik olmasının önemini anlatan “Bin Üç Yüz Senelik Nazra” adlı eserini yayımladı. İkinci toplantı 13 Ocak 1906’da gerçekleştirildi ve kendisinin hazırladığı “ittifak nizamnamesi” oybirliği ile kabul edildi.[3] Rus Müslümanlara özerklik verilmesi konusunun Duma’da Müslüman milletvekilleri tarafından sürekli gündeme getirilmesi sağlandı. Abdürrreşit İbrahim, “Aftonomiya” adlı broşürde bu konuda görüşlerini dile getirmiştir. Rusya’da tüm bu faaliyetleri mümkün kılan özgürlük ortamı fazla uzun sürmedi. Yeniden baskı yönetimi başlayıp pek çok aydın sürgüne ve hapse gönderilince hayatının tehlikede olduğunu gören Abdürreşit İbrahim, Rusya’yı terk etti.[3]

İkinci Büyük Seyahati

değiştir

Abdürreşid İbrahim’in 3 yıl sürecek ikinci büyük seyahatinde amacı İslam aleminin durumunu görmek, tarihe tanıklık etmekti. Seyahatini kaleme alarak gelecek nesillere aktardı. Bir sene boyunca Batı ve Doğu Türkistan’ı gezdi. Rus hükümetine karşı ortak hareket edilmesi için ileri gelenlerle görüştü; yeni usul okulların açılmasına çalıştı. Memleketi Tara’da kısa bir süre kaldı. Ailesini yanına alıp Kazan’a yerleştirdi. Kazan’da yeni bir Müslüman Kongresi’nin gerçekleşmesini organize etti. Bu kongrede alınan karar gereği bölgede, öğretmenlik yapabilecek yaştaki gençlerin eğitim almak için İstanbul’a gönderilmesi gerekiyordu. Bu sayede İstanbul’a gelip eğitim alan çok sayıda genç oldu.[3]

1908 Eylül’ünde yolculuğuna devam etmek için Kazan’dan yola çıktı. Rusya içinde Moğolistan’a kadar gitti. Budistlerin lideri Dalay Lama ile görüştükten sonra gemi ile Japonya’ya gitti.[3]

Japonya’da bulunduğu süre içinde Tokyo’da kaldı ve Japonca öğrendi. İmparator ailesi ile dostluk kurdu. Japon eğitim sistemini inceledi. Üst düzey Japon devlet adamlarının bir kısmının Müslüman olmasına vesile oldu. Uzakdoğu halkları arasında yardımlaşma ve İslam’a davet amacını güden Asya Gikay Derneği’ni kurdu.[5] Dernek, Tokyo’da bir cami inşası için girişimlerde bulundu.

Haziran 1909’da Kore’ye gitmek üzere Japonya’dan ayrıldı. Bir hafta Kore’de kaldıktan sonra Çin’e gitti. Kore ve Çin’de Müslümanlara vaazlar verdi. Ardından Singapur’a ve Hindistan’a gitti. İngilizler, sömürgeleri Hindistan’da kendisinin varlığından rahatsız olunca ülkeyi terk etmeyi uygun buldu. 1910’da Hicaz’a gidip hac ziyareti yaptı.

Osmanlı Başkentinde

değiştir

Seyahatini ve hac ziyaretini tamamladıktan sonra Hicaz Demiryolu ile Beyrut’a, ardından İstanbul’a gelen Abdürreşid İbrahim, Osmanlı vatandaşlığına geçmek için başvurdu ve 1912’de Osmanlı vatandaşı oldu.[4] Gezdiği ülkelerdeki Müslümanların durumunu Osmanlılar’a aktaran vaazlar verdi. İstanbul’da Sultanahmet, Ayasofya, Şehzadebaşı camilerindeki bu vaazlarda binlerce kişi kendisini dinledi. Mehmet Akif ile tanışıp dost oldu. Büyük şair, vaazlardan birisini şiirleştirdi ve “Süleymaniye Kürsüsünde” adıyla yayımladı.[6]

Sultanahmet’te bir eve yerleşen seyyah, bir dergi çıkarmaya başladı. "Tearüf-i Müslümün" adlı dergide Müslüman dünyasının birbirini tanımasını amaç ediniyordu. Anıları, İstanbul’da Eşref Edip Bey’in çabası sonucu “Alem-i İslam” adıyla kitaplaştırıldı ve büyük ilgi gördü.

Savaşlarda

değiştir

1911 yılında Trablusgarp’in İtalyanlar tarafından işgali üzerine Osmanlı Devleti’nin İtalya ile yaptığı Trablusgarp Savaşı’na katıldı. Trablusgarp’ta beş ay kaldıktan sonra İstanbul’a döndü. Trablusgarp Savaşı hakkında çok ilgi gören konuşmalar yaptı.[3]

1912’de başlayan Balkan Savaşı’nda Edirne’nin Osmanlı hakimiyetinden çıkması üzerine Müslümanları cihada çağıran yayınlar yaptı. 1914’te Kuzey Anadolu Rus işgaline uğrayınca Osmanlı askerine moral vermeye gitti. Enver Paşa’nın verdiği görev doğrultusunda; Rus ordusunda iken Almanlar’a esir düşen askerleri örgütleyip Osmanlı ordusuna kattı.[3] 1918’de Osmanlı istihbarat örgütünden aldığı görevle, Rusya Müslümanlarını savunan bir büro açmak için İsviçre’ye gitti.[3]

Üçüncü Büyük Seyahati

değiştir

1918’de İstanbul’dan başlayan bir yolculuğa çıktı. Sibirya, Ukrayna, Almanya, Litvanya, Doğu Türkistan ve Rusya’yı dolaştı. Bolşevik idarenin kanlı yönetimi karşısında Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldı.

İnziva Dönemi

değiştir

Üçüncü seyahatinden sonra Konya’nın Cihanbeyli ilçesi Böğrüdelik Köyü’ne yerleşti[7] 1925’ten itibaren bir süre gönüllü sürgün hayatı sürdürdü. 1933’e kadar bir rençber olarak yaşadı. Zaman zaman hacca ve dostu Mehmet Akif’i görmek için Mısır’a gitti. Aklı, Japonya’nın İslamlaştırılmasında kalmıştı. 1933’te 76 yaşında iken tekrar Japonya’ya gitti.

Japonya Yılları

değiştir

12 Ekim 1933’te Japonya'ya vardı. Japon basını kendisine büyük ilgi gösterdi. Tokyo’da yaşayan Tatar halkının sorunlarıyla ilgilendi. Arsa temini çok zor olan Tokyo'da cami yaptırmak için büyük çaba gösterdi[8] Tokyo Camisi’nin planlarını hazırlatıp temelini attırdı. Cami, 1937’de ibadete açıldı. İlk imamı Abdurreşid İbrahim oldu. 1939'da İslamiyet'in Japonya'da resmi din olarak tanınması ve teşkilat kurma hakkı kazanmasında rol oynadı.[8]

17 Ağustos 1944 günü Tokyo’da hayatını kaybetti. Tokyo yakınındaki Müslüman mezarlığı’na (Tamareien) defnedildi.[9]

Kaynakça

değiştir
  NODES