Josef Stalin

Sovyetler Birliği diktatörü (1924–1953)

Josef Stalin (asıl adı Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili) (18 Aralık 1878[1] - 5 Mart 1953), Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri (1922-1953). Sovyetler Birliği'ni 1924'ten 1953'te ölümüne kadar diktatörlük rejimi ile yönetti.[2][3][4] Stalin; Sovyetler Birliği'ni endüstriyel ve askerî bir süper güce dönüştürdü, fakat bunu gerçekleştirirken totaliter politikalar uyguladı ve milyonlarca Sovyet vatandaşı diktatörlüğü sırasında hayatını kaybetti.[3][4] Stalin döneminde; 3 ila 20 milyon arasında insan çalışma kampları, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve yargısız infazlardan dolayı ölmüştür.[3][5][6][7][8]

Mareşal
Generalissimo

Josef Stalin
Иосиф Сталин Rusça

იოსებ სტალინი Gürcüce

Stalin Tahran Konferansı'nda, 1943
Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Merkez Komitesi Genel Sekreteri
Görev süresi
3 Nisan 1922 - 16 Ekim 1952
Yerine geldiği Vyaçeslav Molotov
(Sorumlu Sekreter olarak)
Yerine gelen Nikita Kruşçev
(Makam yeniden düzenlendi)
Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu Başkanı
Görev süresi
6 Mayıs 1941 - 5 Mart 1953
Birinci Yardımcıları Nikolay Voznesenski
Vyaçeslav Molotov
Nikolay Bulganin
Yerine geldiği Vyaçeslav Molotov
Yerine gelen Georgiy Malenkov
Rusya SFSC Milliyetlerden Sorumlu Halk Komiseri
Görev süresi
8 Kasım 1917 - 7 Temmuz 1923
Yerine geldiği Makam kuruldu
Yerine gelen Makam kaldırıldı
Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetleri Bakanı
Görev süresi
19 Temmuz 1941 - 3 Mart 1947
Yerine geldiği Semyon Timoşenko
Yerine gelen Nikolay Bulganin
Kişisel bilgiler
Doğum 18 Aralık 1878(1878-12-18)[1]
Gori, Rus İmparatorluğu
Ölüm 5 Mart 1953 (74 yaşında)
Moskova, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği
Defin yeri Lenin'in Mozolesi, Moskova (9 Mart 1953 - 31 Ekim 1961)
Kremlin Duvarı Mezarlığı, Moskova (31 Ekim 1961'den beri)
Milliyeti Gürcü
Partisi Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Çocuk(lar) Yakov Cugaşvili
Vasiliy Stalin
Svetlana Alliluyeva
Bitirdiği okul Tiflis Ruhban Okulu (daha sonra okuldan atıldı)
Mesleği Siyasetçi, asker
Ödülleri Sovyetler Birliği Kahramanı Sosyalist İşçi Kahramanı Moğolistan Halk Cumhuriyeti Kahramanı
Zafer Nişanı Zafer Nişanı
Lenin Nişanı Lenin Nişanı Lenin Nişanı

Suvorov Nişanı (1. sınıf) Kızıl Ordu 20. Yıl Madalyası Moskova Savunması Madalyası Büyük Vatanseverlik Savaşı Madalyası Japonya Zafer Madalyası Moskova 800. Yıl Madalyası
İmzası
Askerî hizmeti
Bağlılığı  Sovyetler Birliği
Branşı Kızıl Ordu
Hizmet yılları 1918–1920

1941–1953

Rütbesi Mareşal
Sovyetler Birliği Mareşali
Sovyetler Birliği Mareşali
(1943-1945)
Generalissimo
Generalissimus Sovyetskovo Soyuza
Generalissimus Sovyetskovo Soyuza
(1945-1953)
Çatışma/savaşları Rus İç Savaşı
II. Dünya Savaşı
Kore Savaşı
Soğuk Savaş

Josef Stalin; Vladimir Lenin'in ölümünden sonra Komünist Parti Genel Sekreteri olarak nüfuzunu artırdı ve 1927 yılında Sovyetler Birliği'nin lideri konumuna geldi. Sovyetler Birliği'ni kolektif bir liderliğin parçası olarak yönetmesine rağmen, yönetim kadroları arasındaki nüfuzu ve komünist rejimin dışarıdan algılanışı diktatör olarak gözükmesine sebebiyet verdi.[9] İdeolojik olarak Marksizmin Leninist yorumuna adanmış bir komünist olan Stalin bu fikirleri Marksizm-Leninizm olarak resmîleştirirken, kendi politika ve uygulamaları Stalinizm olarak tanımlanmaya çalışılsa da Stalin bizzat bu tanımlamaya karşı çıkmıştır.[10]

Stalin hükûmeti Komünist Enternasyonal aracılığıyla Marksizm-Leninizm'i yurtdışına taşıdı ve 1930'larda, özellikle İspanya İç Savaşı'nda Avrupa'da anti-faşist hareketleri destekledi. 1939'da Nazi Almanyası ile Sovyetlerin Polonya'yı işgal etmesi ile sonuçlanan bir saldırmazlık paktı imzaladı. Nazi Almanyası, anlaşmayı 1941'de Sovyetler Birliği'ni işgal ederek sona erdirdi. İlk gerilemelere rağmen, Sovyet Kızıl Ordusu Nazi saldırısını püskürttü ve 1945'te Berlin'i ele geçirerek Avrupa'da II. Dünya Savaşı sona erdi. Daha sonraki süreçte Sovyetler, II. Dünya Savaşı esnasında işgal ettikleri Baltık ülkelerinde yeni sosyalist devletler ilan etti ve Orta ve Doğu Avrupa, Çin ve Kuzey Kore'de Sovyet yanlısı hükûmetler kurulmasına yardımcı oldu. Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri savaştan küresel süper güçler olarak çıkarken; Stalin, ülkesini savaş sonrası yeniden yapılanma yoluyla yönetti ve 1949'da nükleer bir silah geliştirdi. Bu yıllarda, ülke başka bir büyük kıtlık ve ülkede görev yapan Yahudi doktorlara yönelik başlatılan anti-semitik bir kampanya yaşadı. Stalin'in 1953'teki ölümünden sonra, yerine gelen Nikita Kruşçev, Stalin'in politika ve uygulamalarına karşı çıktı ve Sovyet toplumunda destalinizasyonu başlattı.

20. yüzyılın en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Stalin, onu işçi sınıfının ve sosyalizmin bir şampiyonu olarak kabul eden uluslararası Marksist-Leninist hareket içinde, yaygın bir kişilik kültünün oluşmasına yol açtı. Ekim Devrimi'ni planlayan ve başarıya ulaştıran liderler arasında yer alan, Rus İç Savaşı'nda cephe komutanlığı yapan ve II. Dünya Savaşı'nda muzaffer olan Kızıl Ordu'nun başkomutanı Stalin özellikle 1930'lu yıllarda Sovyet ekonomisindeki büyük kalkınma ve II. Dünya Savaşı'ndaki zaferden dolayı Rusya ve Gürcistan'da popülerliğini korudu. Rusya'da yapılan bir ankette 20. yüzyılın en başarılı üçüncü lideri seçildi.[11] Tarihin akışına etki eden önemli rolü dolayısıyla pek çok tarihçi ve yazarın üzerine araştırmalar yaptığı Stalin, bu özelliği ile hakkında en fazla eser ortaya konulan siyasetçilerden birisi oldu. Fakat, Stalin'in totaliter hükûmeti geniş bir kesim tarafından kitlesel baskılar uygulamak, etnik temizlik, sürgünler, yüz binlerce infaz uygulamak ve milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan kıtlıklara sebep olmak ve yönetmekle suçlandı. Aralık 1965 tarihli gizli bir Sovyet içişleri bakanlığı raporuna göre, 1940-1953 arasında 46.000 kişi Moldova'dan, 61.000 Belarus'tan, 571.000 Ukrayna'dan, 119.000 Litvanya'dan, 53.000 Letonya'dan ve 33.000 kişi ise Estonya'dan sürgün edildi.[12]

İlk yılları

değiştir

Yosif Cuğaşvili olarak 18 Aralık 1878'de Gori'de dünyaya geldi. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalandı ve bu hastalık yüzünde kalıcı izler bıraktı. 10 yaşında Gürcü çocukların Rusça eğitim aldığı rahip okuluna devam etti. 12 yaşına geldiğinde geçirdiği iki at arabası kazası sonucu sol kolu sakatlandı ve hayatı boyunca tam iyileşmedi. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okuluna gitmeye hak kazansa da, burada otoriteye karşı başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için 1899 yılında okuldan atıldı.

Bu dönemde, Lenin'in eserlerini okudu ve Marksist bir devrimci olmaya karar verdi. Tiflis'teki RSDİP örgütüne katıldı ve 1901 yılında Tiflis'te Çarlık askerleri tarafından bastırılan 1 Mayıs gösterilerini örgütledi.[13] Buradan Batum'a geçti ve petrol işçilerinin örgütlenmesinde görev aldı. Mart 1902'de petrol işçilerinin greve gitmesinde etkili oldu.[14] 1903 yılında Bolşeviklere katıldı. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 2. Kongresi'nde kararlı ve devrimciliğe destek veren tavrıyla Lenin'in dikkatini çekti. Böylece RSDİP'in ve Bolşeviklerin Kafkas bölge temsilcisi konumuna geldi. Ohranka tarafından sürekli izlense de profesyonel devrimci olarak illegal parti faaliyetlerini aksatmadan yürüttü. Kafkaslar'da özellikle propaganda, grev örgütleme, banka soygunu gibi alanlarda faaliyet gösterdi.

1905 ve sonrası

değiştir

Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili 1905 Devrimi sırasında Tiflis'te bulunmaktaydı.[15] Aralık ayında önce Sankt-Peterburg'da yapılması planlanan ancak sonradan Finlandiya'ya alınan Bolşevik Konferansına delege seçildi ve 24 Aralık 1905 günü Tampere'de yapılan toplantıya katıldı.[16]

Tiflis'e döndüğünde Çarlık askerlerinin ve Karayüzlerin devrimi bastırdığını ve katliamlara başladığını gördü. Tiflis'i kana bulayan Çarlık Ordusu komutanı General Fyodor Griyazanov'a düzenlenen başarılı suikast saldırısında yer aldı.[17] 1906 yılı Nisan ayında Stockholm'de yapılan 4. Kongreye katıldı. Burada sonradan birlikte çalışacağı Kliment Voroşilov, Feliks Dzerjinski, Grigori Zinovyev, Aleksey İvanoviç Rikov ile tanıştı ve eski dostları Mihail Kalinin ve Stepan Şaumyan ile yeniden buluştu.[18]

 
Stalin, eşi Ketevan Svanidze'nin cenazesinde.

15-16 Temmuz 1906 akşamı[19] Yekaterina Svanidze ile evlendi. Bu evlilikten ilk oğlu Yakov dünyaya geldi. Bolşevik Parti banka soygunlarını yasakladığı için geçici bir süre partiden resmen istifa etti ve bir banka soygunu düzenleyerek Bakü'ye kaçtı. Bakü'de yeraltı faaliyetlerini sürdüren Stalin, Çarlık taraftarlarına karşı örgütlenmeyi hızlandırdı. 27 Nisan (10 Mayıs) 1907 günü Stepan Şaumyan ile birlikte Birleşik Krallık'a geçerek 5. Kongreye gözlemci delege olarak katıldı.[20] Bu dönemde tifo hastalığına yakalanan eşi Kato 22 Kasım 1907 günü Bakü'de öldü.[21] Eşinin çok genç yaşta ölümü Stalin'i çok derinden etkiledi.

Stalin, Bakü'de bulunduğu dönemde Müslüman işçiler arasında örgütlenme faaliyeti gösterdi. Parti içindeki işçiler tarafından sevilmekteyse de partili aydınlar tarafından kaba davranışları ve sertlik yanlısı politikaları beğenilmedi. Bakü'de Çarlık yanlısı Karayüzler örgütü ile mücadele etti ve Bolşevikler için petrol madeni sahibi zenginlerden zorla para topladı.[22] Bu yıllarda Kafkasya'daki parti tabanında Lenin'den sonra en etkili kişi olduğu belirtilir.[23]

Kafkaslardan sonra ilk kez 1911 yılında Bolşeviklerin büyük örgütlerinin bulunduğu Moskova veya St. Petersburg'a gitmek istediğini belirtti. Bunun üzerine 1911 Eylül ayında Sankt-Petersburg örgütüne katıldı.[24] Ocak 1912'de yapılan ve Bolşeviklerin ayrı bir parti olduklarını açıkladıkları ilk toplantı olan Prag Parti Konferansına delege olmasına rağmen katılamasa da ilk kez Merkez Komitesine seçildi. Bu dönemde yine Merkez Komitesinde bulunan ve aynı zamanda Bolşevik Duma vekili olan Ohranka (Kamu Güvenliğinin ve Düzeninin Korunması Departmanı) ajanı Roman Malinovski sayesinde Çarlık rejimi tüm Bolşevik liderleri yakalamayı başardı. Nisan 1912'de Sankt-Petersburg'da Pravda'nın yayınlanmasında görev aldı. Artık yazılarında ve parti içinde Rusça çelik adam anlamına gelen Stalin mahlasını kullanmaya başladı. Temmuz ayında yakalansa da sürgün edildiği Sibirya'daki Narym kasabasından kısa sürede firar etmeyi başardı.

Bu dönemde Bolşevikler ile Menşevikler arasında birlik sağlanmasını savundu ve Lenin tarafından Polonya sınırları içinde bulunan Kraków'a çağrıldı. Lenin kesinlikle Bolşeviklerin ayrı bir siyasi hatta kalmasını savunuyordu ve Rusya'da bulunan Merkez Komitesi üyelerinden Stalin'i bu görüşe ikna etmeye çalıştı. Stalin Kraków'da bulunduğu bu dönemde Viyana'daki Bolşeviklerin yanına gitti.[25] Burada Mart 1913'te yayınlanacak ünlü eseri Marksizm ve Ulusal Sorun (Rusça: Марксизм и национальный вопрос)'u yazdı.

Şubat 1913'te Sankt-Petersburg'a döndü. Malinovski tarafından burada tuzağa düşürüldü ve 4 yıl sürecek son sürgünü olan Kuzey Kutup dairesindeki çok soğuk bir yer olan Turhansk bölgesi küçük Kureika köyüne gönderildi.[26] 1916 yılının Aralık ayında I. Dünya Savaşından zor durumdaki Çarlık rejimi tarafından orduya alınmak üzere diğer siyasi sürgünlerle beraber çağrıldı. Şubat 1917'de Yenisey Nehri kıyısındaki Krasnoyarsk'a ulaştı, ancak çocukluğundan beri sakat olan sol kolu nedeniyle askere alınmadı. Şubat Devrimi'nin patlak vermesiyle beraber özgür kaldı ve 12 Mart günü Sankt-Petersburg'a geldi.[27]

Ekim Devrimi ve kuruluş

değiştir

1917 Şubat Devriminin ardından sürgünde beraber bulunduğu Lev Kamenev, Matvei Muranov ile birlikte Petrograd'a döndü. Bu dönemde Bolşevikler Şubat Devrimi'ne hazırlıksız yakalanmışlardı. Lenin dahil olmak üzere önde gelen tüm liderler Batı Avrupa ülkelerinde veya yurt içinde sürgündeydi. İkincil derecedeki önderlerden Vyaçeslav Molotov ve Aleksandr Şlyapnikov yönetimi ele aldı. Bolşevik yayın organı Pravda'da Geçici Hükümeti şiddetle eleştiriyordu. Stalin, Kamenev ve Muranov şehre gelir gelmez Pravda'nın başına geçti ve Geçici Hükûmete karşı ılımlı bir siyaset sergilemeye başladı. Ayrıca Menşeviklerle birlik yapılmasını önerdi. Sürgünde bulunduğu İsviçre'den durumu izleyen Lenin bu siyasi hatta karşı çıkmakta ama duruma müdahale edememekteydi. Ülkeye acilen dönmek isteyen ancak sürmekte olan savaş yüzünden İsviçre'den dışarı çıkamayan Lenin İsviçreli komünist Fritz Platten'in aracılığıyla Alman İmparatorluğu ile görüşmelere başladı. Sonunda anlaşma sağlandı ve Mühürlü Tren olarak adlandırılan yolculukla Lenin ve diğer Rus sürgünler Nisan ayı başında Petrograd'a geldiler. Lenin gelir gelmez Pravda'nın hükûmet yanlısı politikasını şiddetle reddetti ve Nisan Tezleri olarak bilinen kararlarını ilan etti. Buna göre parti Geçici Hükûmete kesinlikle destek vermeyecek, tersine tüm iktidarın Sovyetlere verilmesi için örgütlenecekti. Temmuz Günleri olarak bilinen tabandaki işçi ve asker ayaklanmasından sonra geçici hükûmet Bolşevikler üzerinde kovuşturma başlattı. Stalin bu dönemde toplanan Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 6. Kongresinde Lenin'in Geçici Hükûmet tarafından aranması üzerine teklif edilen ve Lenin'in teslim olmasını içeren görüşlere şiddetle karşı çıktı. Kovuşturmaya uğrayan Bolşeviklerin toparlanmasını ve Lenin'in gizli bir şekilde saklanmasını sağladı.[28] Bu dönemde Lenin Finlandiya'da yeraltında olduğundan Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Kornilov Olayının bastırılmasından sonra popülerliği olağanüstü derecede artan Bolşevikler Ekim Devrimi ile iktidarı aldı. Petrograd'da toplanmakta olan 2. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi'nde iktidar Lenin önderliğindeki Bolşeviklere bırakıldı. Bolşeviklerin ve müttefikleri Sol SR'ların çoğunlukta olduğu kongre Lenin'in başkanlığındaki ilk Sovyet hükûmeti olan Sovnarkomu onayladı. Gürcü asıllı olan Stalin de bu kabinede Milliyetler Halk Komiseri olarak görev aldı.[29]

İktidar

değiştir

Stalin 1922 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri seçildi. Merkez Komite toplantısında alınan bu karar Stalin'in iktidara yürümesinde önemli bir etken oldu. Stalin'in iktidarı ile birlikte Sovyetler Birliği'nin en yüksek yönetim merci oldu.

1922 yılında Beyaz Terör'ü kesin olarak yenilgiye uğratan ve monarşi taraftarlarını ülkeden kovan Bolşevikler devletin federal yapısı konusunda tartışmaya başladılar. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin diğer cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savundu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Gürcistan Komünist Partisi'nin özerk hareket etme talepleri Gürcü asıllı olmasına karşın Stalin'in sert müdahalesine sebep oldu. Lenin bu olay üzerine Stalin'in genel sekreterlikten uzaklaştırılmasını önerdi. Ancak Stalin'in önerisiyle Abhazya ve Güney Osetya bölgeleri Gürcistan'da özerk cumhuriyetler olma hakkını kazandı.

Lenin'in 21 Ocak 1924'teki erken ölümünden sonra kolektif bir yönetim idareyi devraldı. Birlik ve beraberlik yönünde verilen onca demeç partideki rekabeti gizlemeye yetmedi. Troçki'nin uzlaşmaz tavırlarına karşın Zinovyev ve Kamenev de Stalin ile ittifak kurdu. Bu ittifak Troçki'yi sürgün etmeyi başardı. 1927'de Stalin'in mutlak iktidarına geçilirken ekonomik alanda da I. Beş Yıllık Plan kabul edildi. Sanayi ve tarım alanında ayrı ayrı belirlenen planın normları hızlı bir kalkınmayı hedef alıyordu.

Lenin'in enerjiyi kalkınmanın temeli olarak kabul ettiği komünizm Sovyet iktidarı ve elektirifikasyonla sağlanır sözüne dayanarak enerji yatırımlarına ağırlık verildi. Ülkenin her yerinde hidroelektrik santralleri kuruldu. Sanayide ağır sanayi üretimine öncelik verildi. Tarımsal alanda ise kolektivizasyona geçilerek topraklar sovhoz ve kolhoz olarak iki kısma ayrıldı. 210 bin kolhoz çiftliği ve 6 bin tarım istasyonu kuruldu. Bu istasyonlarda 500 bin kadar traktör mevcut hale getirildi. Kolektif üretim tarımsal üretimi artırmakla birlikte eski toprak aristokratlarının kolektivizasyona katılmayı reddederek sabotaj ve yağma faaliyetlerine başlamaları bazı bölgelerde verimi düşürdü. Özellikle Batı Ukrayna'da kolektif çiftlikler yağmalanarak tarlalar ve istasyonlar ateşe verildi. Bu durum bölgede kıtlığa yol açarken Stalin'in sert tedbirler almasına sebep oldu. Yağma ve talan hareketlerine girişenler çalışma kamplarına gönderildi. Böylece Birinci Beş Yıllık Planın hedeflerine dört yıl üç ay gibi bir sürede ulaşıldı.

1933'te başlatılan İkinci Beş Yıllık Plan döneminde SSCB'de 4500 fabrika ve enerji tesisi yapılarak hizmete açıldı. Üçüncü Beş Yıllık Planın 1938-1941 arasındaki döneminde 3000'e yakın sanayi tesisi kuruldu. Böylece II. Dünya Savaşı öncesi planlı dönemde 9000 dolayında büyük ölçekli sanayi tesisi açılmış oldu. 1940 yılı sonunda SSCB ağır sanayi üretimi 1913'tekinin 12 katına ulaştı.

Siyasi mücadeleler ve tasfiye hareketleri

değiştir

Stalin yönetimi, Sovyetler Birliği'nde 1936-1938 yılları arasında tarihe Büyük Tasfiye adıyla geçecek bir baskı kampanyası yürütür.[30] Bu kampanya sonucunda birçok Komünist Parti ve devlet görevlileri tasfiye edilmiş, geniş çapta polis ve istihbarat araştırmalarında bulunulmuş, keyfi tutuklama ve infazlar uygulanmıştır.[31] Rus tarihindeki en yoğun tasfiye hareketi olarak anılır. Bu infaz ve tasfiyeleri pratiğe dökmede dönemin NKVD başkanı Nikolay Yejov ön plana çıkar.

Büyük Tasfiye neticesinde 600.000 ila 1.2 milyon kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.[32][33][34] Bilhassa Sağ Muhalefet ve Sol Muhalefet baskılanmış, her iki muhalefet mensuplarının birçoğu yargılanıp idama mahkûm edilmiştir.

1941-45 “Büyük Yurtseverlik Savaşı”

değiştir
 
Stalin, Roosevelt ve Churchill (Tahran Konferansı)
 
Ön sırada: Attlee, Truman ve Stalin, arka sırada: Amiral Leahy, Bevin, Byrnes ve Molotov (Potsdam Konferansı)

II. Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükûmet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Adolf Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop Paktı diye de bilinen bir saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Nazi ordularına karşı savaş hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu anlaşma müzakereleri sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun, -ki bu topraklar Rus Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak isteyen Polonya hükûmeti tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın güneyinin, Estonya, Letonya ve Litvanya'nın Nazi ordularının güzergahları dışında bırakılmasında diretti ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirtti. Bu sayede diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar Nazilerin -eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal etmeselerdi- asla yaramayacağı tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir diplomatik başarıydı. Savaş sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak talepleri olduğu iddiası savaşın çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini germek amacıyla pek çok kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu propagandanın savaş sonrası dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu artırmasında ve Türkiye'nin NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.

Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Nazi Almanyası veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar, Nazi Almanyası'nı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden sonra Sovyetler Birliği'nin Büyük Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına rağmen bu iki ülke Nazi tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Nazilerin Sovyetler Birliği'ne ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Nazi işgalinden sonra Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart 1940'ta Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın Kızıl Ordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında yaklaşık 22.000 silahsız savaş esiri Polonyalı subay, Stalin'in emriyle katledilmiştir.

Barbarossa Harekatı

değiştir

22 Haziran 1941'de Nazi Almanyası Barbarossa Harekatı adını verdiği saldırıyla Sovyet topraklarına girdi. Sovyet generallerin Hitler'in Saldırmazlık Paktı'na güvenmemesi konusundaki uyarılarına rağmen yeterli hazırlığı yapmayan Stalin bu ani saldırı karşısında şok yaşadı. Naziler kısa sürede Leningrad ve Moskova önlerine ulaştı. Leningrad şehri ablukaya alındı. Ancak Moskova'da güçlü bir savunma hattı oluşturan Sovyetler Mihver kuvvetlerinin şehre 100 km'den fazla yaklaşmasını önledi.

Stalin 7 Kasım 1941'de Ekim Devrimi'nin 24.yıldönümünde Kızıl Meydan'da büyük bir geçit töreni düzenleyerek cepheye gidecek Kızıl Ordu askerlerine anavatan savunması konusunda kutsal mücadele çağrısı yaptı.

Hitler'in Sovyetler Birliği'ne saldırması üzerine Stalin bu sefer Müttefikler'in yanında yer aldı. Müttefikler ise Nazi Almanyası'nın doğuya yönelmesinden batı cephesindeki yükün azalması dolayısıyla memnuniyet duydular.

Moskova'ya girmeyi başaramayan Naziler 1942'de Stalingrad üzerine yöneldi. Merkezi Rusya'yı doğudan abluka altına almayı ve Hazar petrollerine ulaşmayı amaçlayan Hitler emrindeki subayların uyarılarına rağmen Nazi ordusuna doğuya hücum etme emri verdi.Volga Nehri'nin iki yakasında kurulan şehrin batı yakası Nazi güçlerinin denetimine girdi ve şehirde partizan savaşları başladı. Binlerce subayını partizan direnişinde kaybeden Naziler bozguna uğradı ve geri çekilmeye başladı. 1943'te karşı harekâtı başlatan Kızıl Ordu Nazi güçlerini Sovyet topraklarından kovmayı başardı. Stalin Kızıl Ordu'ya Berlin'e kadar ilerleme emri verdi. İlerleyen Kızıl Ordu askerleri Nazileri Sovyet topraklarından attılar. Düşman toprakları ele geçirildiğinde Kızıl Ordu askerleri sistematik tecavüz ve yağma yaptılar. Nazi Almanyası'nın müttefiki olan Macaristan, Romanya ve Bulgaristan dahil olmak üzere Kızıl Ordu askerleri işgal ettikleri her yerde 8-64 yaş arası kadınlara toplu veya bireysel olarak tecavüz ettiler tecavüz edilen kadınlar çoğu zaman öldürüldü.[35][36] Toplam 2 milyon Alman kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.[37] Nazi Almanyası dışında Macaristan'da 200.000 Macar kadına tecavüz edildi.[38] Kızıl Ordu, müttefiki Yugoslavya'da bile yağma ve tecavüz suçlarını işledi. Stalin tecavüz suçlarını işleyen askerlere karşı herhangi bir ceza vermedi, aksine onlara hak verdi. Zira Yugoslav komünist Milovan Đilas, Kızıl Ordu askerlerinin Yugoslavya'da işlediği tecavüzleri şikayet edince Stalin ona, "Binlerce kilometre yol katetmiş, kan ve ateşin içinden ilerleyen bir askerin bir kadınla biraz eğlenmesinde ne var?" dedi.[39][40] Polonya'da onlarca toplama kampı kapatıldı ve esirler serbest bırakıldı. Doğu Avrupa'yı Nazi birliklerinden temizleyen Sovyet güçleri Nisan 1945'te Berlin'e girdi. Mayıs 1945'te Nazi Almanyası teslim oldu. Stalin'in Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en ağır bedeli ödeyen güç olarak (27 milyon ölü) Müttefikler'in yanında Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve popülaritesini artırdı.

Stalin'in iki oğlu da II. Dünya Savaşı boyunca Nazi Almanyası'na karşı mücadelede görev aldı. Büyük oğlu Yakov Cugaşvili Nazilere esir düştü ve babası aleyhine anlaşma yapmayı kabul etmediği için infaz edildi. Küçük oğlu Vasili Stalin ise hava subayı olarak batı cephesinde savaştı ve 5 Mart 1943'te bir sorti sırasında yaralandı. Vasili savaş boyunca 12 kez general rütbesine uygun görüldü, ancak terfi etmesi her defasında babası tarafından reddedildi.[41][daha iyi kaynak gerekli]

Stalin yönetimi Nazilere askerî açıdan yardım ettikleri iddiası ile Kırım Tatarlarını Sibirya'ya ve Orta Asya'ya sürdü. NKVD iddialarına göre 20.000 Kırım tatarı partizanlara karşı savaştı. Ukraynalı tarihçi Sergey Gromenko'ya göre sadece 3.500 Kırım Tatarı Nazilerle işbirliği yaptı[42] o sırada Kızıl Ordu'nun bünyesinde 20-30 bin arası Kırım tatarı asker vardı ama Stalin bütün Tatarları sürgün etti. Savaştan sonra Kızıl Ordu'da görevli Kırım Tatarları ordudan atıldı ve kamplara yollandı.[43] NKVD raporlarına göre sürgün edilenlerin %20'si Kırım Tatarı aktivistlere göre %46'sı sürgün sırasında öldü. Sürgün sırasında 34.300 - 195.000 arası kişi öldü.[44]

Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin savaş sırasında Nazi Almanyası ile yakın ilişkiler tesis etmesi, Nazi Almanyası ile dış ticareti Alman para birimi Reichsmark ile yapması, Türk lirasının banknotlarını Nazi Almanyası'nda bastırması, Nazi Almanyası'na paslanmaz çeliğin ham maddesi olan kromun sevkiyatını yapması, bakan Şükrü Saracoğlu'nun ırkçı ve nasyonal sosyalizm sempatizanı söylemleri, Sovyetler Birliği'ne dahil olan Kırım ve Kafkasya'da askerî harekât yapmakta olan Nazi ordusunu cephede takip etmek için Türk hükûmetinin komutanlar yollaması sebepleriyle ilişkiler iyice gerildi.[kaynak belirtilmeli] SSCB 19 Mart 1945'te Türkiye'ye bir nota vererek, 1925 tarihli Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması'nın süresini uzatmayacağını bildirdi. Pravda gazetesinde bir makale kaleme alan iki Gürcü profesörün Kars ve Ardahan'ın Gürcistan'ın tarihsel topraklarına dahil olduğunu ileri sürmesi Türkiye'deki çevrelerde Sovyetler Birliği'nin bu illeri ilhak etmek istediği şeklinde algılandı. Stalin İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının olası bir saldırıya karşı ortak savunulmasını teklif etti. "Ortak Savunma'dan kast edilen, Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümlerinin değiştirilmesi ve SSCB'ye Boğazlarda askerî üs verilmesiydi. Türkiye bu talepleri geri çevirdi. Süratle Batı Bloku'na yanaştı. 12 Mart 1947'de ilan edilen Truman Doktrini ile Türkiye Batı ile olan bağlantısını sağlamlaştırdı.

İnsan hakları ihlalleri

değiştir
 
Lavrenti Beriya'nın Stalin'e Polonyalı subayların idamını teklif eden 5 Mart 1940 tarihli nottan bir parça

1939'da ve 1940'ların başında 300.000 Polonyalı tutsak alındıktan sonra,[45][46][47][48] 5 Mart 1940'ta Lavrenti Beriya'nın Stalin'e gönderdiği bir nota istinaden 25.700 Polonyalı tutsağın idam edildiği iddia edilmektedir.[49][50] Bu olay Katyn Katliamı olarak bilinir.[49][51][52] İddiaya göre Stalin şahsen bir Polonyalı generale Mançurya'da kaybolduklarını söylerken,[53][54][55] Polonya demiryolu işçileri 1941 Nazi istilasından sonra toplu mezarı buldu.[56]

Barbarossa Harekâtı sırasında Naziler 1941 yılında Smolensk şehrini ele geçirdi. Daha sonraki süreçte birkaç görgü tanığının[kim?] ifadesi üzerine ormanda kazılar yapıldı ve üst üste sıra hâlinde gömülmüş Polonyalı askerlerin cesetlerini bulundu. Naziler katliamı basın yoluyla dünyaya duyurdu.[57] Sovyet yönetimi 1990 kadar katliamı kendilerinin yaptığını reddetti ve suçu Nazilere attı. Ancak 1990 yılında Mihail Gorbaçov yaşananların Sovyet Birliği tarafından gerçekleştirildiğini kabul etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1992 yılında Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Polonya Devlet Başkanı Lech Walesa'ya infaza dair Josef Stalin'in imzaladığı emrin orijinal belgelerini verdi. 2010 yılında Rusya Parlamentosu yayınladığı deklarasyon ile katliam emrini Stalin'in verdiğini açıkladı.[58]

Savaştan sonra

değiştir
 
Josef Stalin (sağda), Müttefiklerin savaş sonrası politikalarının ele alındığı Yalta Konferansında Birleşik Krallık başkanı Churcill (solda) ve ABD başkanı Roosevelt (ortada) ile

Stalin, II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Kızıl Ordu tarafından Nazi işgalinden kurtarılan Doğu Avrupa ülkelerinde komünist partilerin iktidara gelmesine destek sağladı. Çekoslovakya, Doğu Almanya adı verilen Doğu Almanya, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti, Polonya, Yugoslavya Federasyonu, Macaristan ve Romanya'da sosyalist halk cumhuriyetleri kuruldu. Bu ülkelerin kapitalist ekonomiden sosyalist ekonomiye geçmesine ve Sovyetler Birliği'nin tecrübelerinden yararlanmalarında yardımcı oldu. ABD öncülüğünde Avrupa'da uygulanmaya konan Marshall Planına karşı sosyalist ülkelerin ekonomik ve siyasi birliğini amaçlayan ve sosyalist ülkeler arasındaki ticareti geliştiren COMECON'u kurdu. II. Dünya Savaşı'nda lağvedilen III. Enternasyonal yerine IV. Enternasyonal'i örgütledi ve yeni kurulan sosyalist ülkelerdeki partilerin örgütlü mücadelesi için çaba sarf etti. 1946 yılında SBKP Merkez Komitesi Dış Politika Bölümü Başkanlığına getirdiği Mihail Suslov ideolojik propaganda şefi olarak sosyalizmin diğer ülkelere yayılmasında etkili oldu.

1950'li yıllara gelindiğinde artık yaşlı bir lider olan Stalin ülkenin geleceği açısından halefini belirlemekten çekinmedi. Rus siyasi analist Jores Medvedev'e göre Stalin en çok Suslov'a güveniyordu ve hatta ölümünden sonra onu genel sekreterliğe varis tayin etmişti.[59]

Ölümü

değiştir

Stalin 5 Mart 1953'te öldü. Ölümünden sonra Kruşçev ünlü 20. Kongre ile Stalin'in yanlışlar yaptığını iddia ederek anti-Stalinizasyon kampanyasını başlattı. Kongrede Stalin portreleri ve heykellerinin halkta tepkiye yol açmamak ve infial yaratmamak için sessizce ve yavaş yavaş kaldırılması kararı alındı. Bu kampanya kendisinden sonra gelen Brejnev dönemine kadar sürdü. 1977 yılında Sovyetler Birliği Marşı'nın sözleri de yeniden düzenlendi ve Stalin'e yönelik atıflar marştan çıkarıldı. Daha sonra Gorbaçov döneminde Sovyetler Birliği'nin içinde bulunduğu sorunların sebebi olarak Stalin suçlandı ve anti-tez olarak Glasnost ve Perestroyka kavramları gündeme getirildi. Gorbaçov 1987'de Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nin 70. yıldönümü kutlamasında yaptığı konuşmada 1930'lu yıllardaki tasfiyelerin parti ve devlete büyük zarar verdiğini belirtmekle birlikte Stalin'in Sovyetler Birliği'nin ekonomik kalkınmasındaki önemli rolünü de kabul etti.

Mezarı ve doğduğu ev

değiştir

Stalin öldükten sonra naaşı Lenin'in naaşının yanında kalmıştır. Ancak Nikita Kruşçev'in destalinizasyon politikaları doğrultusunda, 31 Ekim 1961 tarihinde alınan kararla naaşı Kremlin Duvarı Mezarlığına defnedilmiştir.[60]

Doğduğu ev Gürcistan'ın Gori kentinde bulunan Stalin Müzesi kompleksi içerisinde korunmaktadır. Gori kentinde kendisine ait heybetli bir heykel de kent meydanında bulunmaktaydı. 1950'de dikilen 6 metrelik dev heykel, 25 Haziran 2010 tarihinde sessiz sedasız bir şekilde kaldırıldı.[61] Yerine 2008'de Rusya ile savaşta ölenler için anıt yapılacağı açıklanmıştır. Gürcistan'da Mihail Saakaşvili'nin seçimlerden yenik ayrılmasının ardından ülkede büyüyen Saakaşvili icraatlarına karşı çıkma hareketi sonucunda Gori'deki Stalin heykeli yeniden yerine konmuştur.[62]

Kişiliği ve özellikleri

değiştir
 
Stalin kızı Svetlana'yı taşıyor, 1935

Etnik olarak Gürcü olan Stalin,[63] Gürcüce konuşarak büyüdü[64] ve sekiz veya dokuz yaşında Rusça öğrenmeye başladı.[65] Gürcü kimliğiyle gurur duymaya devam etti ve hayatı boyunca Rusça konuşurken ağır bir Gürcü aksanı kullandı. Montefiore'ye göre, Stalin'in Rusya ve Ruslara olan yakınlığına rağmen, yaşam tarzı ve kişiliği bakımından son derece Gürcü kültürüne sadık kaldı. Montefiore, "1917'den sonra [Stalin] dört uluslu hale geldi: milliyetine göre Gürcü, sadakate göre Rus, ideolojiye göre enternasyonalist, vatandaşlığa göre Sovyet" görüşündeydi. [66]

Stalin'in yumuşak bir sesi vardı[67] ve Rusça konuşurken çok yavaş konuşuyordu,[63] kelime öbeklerini dikkatle seçiyordu. Özel hayatında sık sık kaba bir dil ve küfür kullandı, ancak toplum içinde bunu yapmaktan kaçındı.[68] Volkogonov'a göre, Stalin'in konuşma tarzı "basit ve netti" Geniş dinleyici kitleleri önünde nadiren konuşurdu ve kendini yazılı olarak ifade etmeyi tercih ederdi.[69] Hayatı boyunca "Koba", "Soselo" ve "İvanov" dahil olmak üzere çeşitli takma adlar ve takma adlar kullandı,[70] 1912'de "Stalin'i benimsedi; Rusça "çelik" anlamına gelen kelime genellikle "Çelik Adam" olarak çevrilmiştir. [71]

Yetişkinliğinde Stalin'in boyu 1.70 metre olarak ölçüldü.[72][73] Bıyıklı yüzü çocukluk döneminde çiçek hastalığından dolayı çukurlaşmıştı, bu sebeple fotoğraflarına rötuş yapılıyordu.[74] Sol ayağı perdeli olarak doğmuştu ve sol kolu çocuklukta kalıcı olarak yaralanmıştı, bu da sağ kolundan daha kısa olmasına ve esnekliğini kaybetmesine neden oluyordu.[75]

Stalin, gençliğinde orta sınıfın estetik değerlerini reddeden, o dönem "pasaklı" adledilebilecek bir görünümü tercih ederdi.[76] 1907'de saçlarını uzattı ve sık sık sakal bıraktı, giyim için genellikle geleneksel bir Gürcü kıyafeti olan çoha veya gri bir ceket ve siyah fötr şapka ile kırmızı saten bir gömlek giyerdi.[77] 1918'in ortalarından ölümüne kadar, özellikle uzun siyah çizmeler, açık renkli yakasız tunikler ve bir tabanca olmak üzere askeri tarzda kıyafetleri tercih etti.[78] Pipo ve sigara tiryakisi olan Stalin, ömür boyu bunları içti.[79]  Çok az maddi talebi vardı ve basit ve ucuz giysiler ve mobilyalarla sade bir şekilde yaşıyordu.[80]

Sovyetler Birliği'nin lideri olduğunda sabah kahvaltısı 11 civarında,[81] öğle yemeği 15:00 ile 17:00 arasında ve akşam yemeği 21:00'den önce verilmez, daha sonra akşam geç saatlere kadar çalışırdı. Sık sık diğer Politbüro üyeleri ve aileleriyle yemek yerdi.[82] Tatil amaçlı daçalarından birine gitmediği sürece Moskova'dan nadiren ayrıldı, seyahat etmeyi sevmezdi[83] ve uçakla seyahat etmeyi reddederdi.[84]

Kişiliği ile ilgili görüşler

değiştir

Stalin, kimi kaynaklarda diktatör sıfatıyla anılmaktadır.[85][86] Bununla birlikte Nikita Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi'nde söylediği sözlerden sonra (Gizli söylev olarak da bilinir) SSCB ve Doğu Bloku ülkeleri içerisinde Stalin'e karşı karalama kampanyası başlatılmış, heykelleri sökülmüş ve ismi silinmeye çalışılmıştır.

Buna karşın Enver Hoca, Mao Zedong, Kim İl-sung gibi liderler Stalin'e sahip çıkacak ve eleştirilerin son derece yanlış olduğunu bildireceklerdir. Bununla birlikte 1937 yılında SSCB'yi ziyaret eden Lion Feuchtwanger, anılarında Stalin ve SSCB'ye ilişkin düşünce ve izlenimlerini şu şekilde anlatmıştır:[87]

Stalin, diğer iktidar sahiplerine oranla oldukça çekingen. Büyük bir unvan almadı, kendini basit bir şekilde 'merkez komitesi genel sekreteri' olarak adlandırıyor. Yalnızca kesinlikle gerekliyse kendini kamuoyunda gösteriyor; o örneğin Moskova'nın, halkın ağzında kendi adını taşıyan anayasanın kabulü için, Kızıl Meydan'da yaptığı büyük gösterilere uzak kaldı. Özel yaşamında kamuoyuna neredeyse hiçbir şey sızmıyor.

 
Büyük Britanya Komünist Partisi'nden (Marksist-Leninist) bir birlik, Londra'da düzenlenen 1 Mayıs yürüyüşünde Stalin'in pankartını taşıyor, 2008

Tarihçi Robert Conquest, Stalin'in belki de "yirminci yüzyılın gidişatını diğer bireylerden daha fazla belirlediğini" belirtti.[88] Service ve Volkogonov gibi biyografi yazarları onu olağanüstü ve istisnai bir politikacı olarak görüyorlar. Stalin'i "o ender kombinasyon: hem 'entelektüel' hem de katil", "en üst düzey politikacı" ve "yirminci yüzyıl devleri arasında en anlaşılması zor ve büyüleyici olanı" olarak etiketledi.[89] Tarihçi Kevin McDermott'a göre, Stalin'in yorumları "dalkavukluk ve övgüden, iğneleyici ve kınayıcıya kadar" değişiyor.[90] Batılıların ve anti-komünist Rusların çoğu için o, ezici çoğunlukla olumsuz bir kitlesel katil olarak görülüyor.[90] Önemli sayıda Rus ve Gürcü tarafından büyük bir devlet adamı ve devlet kurucusu olarak kabul ediliyor.[90]

Service'e göre Stalin, Sovyetler Birliği'ni güçlendirdi ve istikrara kavuşturdu.[91] Service, Stalin olmasaydı ülkenin 1991'den çok önce çökmüş olabileceğini ileri sürdü.[91] Otuz yıldan kısa bir süre içinde Stalin, Sovyetler Birliği'ni kentleşme, askerî güç, eğitim ve Sovyet gururu açısından "etkileyici başarılara imza atabilecek" büyük bir endüstriyel dünya gücüne dönüştürdü.[91] Onun yönetimi altında, iyileşen yaşam koşulları, beslenme ve tıbbi bakım nedeniyle ortalama Sovyet yaşam beklentisi arttı ve ölüm oranları da düştü.[92] [93] Milyonlarca Sovyet vatandaşının ondan nefret etmesine rağmen, Stalin'e verilen destek yine de Sovyet toplumunda yaygındı.[91] Tersine, tarihçi Vadim Rogovin, 1937'de ivme kazanan Büyük Terörün "hem SSCB'de hem de hareketin bugüne kadar iyileşemediği dünya çapında komünist harekete zarar verdiğini" savundu.[94] Benzer şekilde Kruşçev, Eski Bolşevikler arasındaki "en gelişmiş insan çekirdeğini" ve askeri ve bilimsel alanlardaki önde gelen isimleri geniş çapta tasfiye etmesinin "şüphesiz" ulusu zayıflattığına inanıyordu.[95]

Stalin'in Sovyetler Birliği'nin ekonomik gelişimi için gerekliliği sorgulandı ve Stalin'in 1928'den itibaren izlediği politikaların yalnızca sınırlayıcı bir faktör olabileceği ileri sürüldü. Stalin'in Sovyetler Birliği totaliter bir devlet olarak nitelendirildi ve Stalin'in otoriter lideri oldu.[96] Çeşitli biyografi yazarları onu bir diktatör ve bir otokrat olarak tanımladı veya onu askeri diktatörlük kurmakla suçladı.[97] Montefiore, Stalin'in başlangıçta Komünist Parti oligarşisinin bir parçası olarak hüküm sürerken, Sovyet hükûmetinin 1934'te bu oligarşiden kişisel bir diktatörlüğe dönüştüğünü,[98] Stalin'in ancak Mart ve Haziran 1937 arasında üst düzey askerilerin de bulunduğu kişileri eleyerek "mutlak diktatör" haline geldiğini savundu.[98] Kotkin'e göre Stalin "Bolşevik diktatörlük içinde kişisel bir diktatörlük inşa etti." [96] Hem Sovyetler Birliği'nde hem de başka yerlerde "Doğulu bir despot " olarak tasvir edilmeye başlandı. Dmitri Volkogonov onu " insanlık tarihinin en güçlü isimlerinden biri" olarak nitelendirdi. McDermott [97] Stalin'in "benzeri görülmemiş siyasi otoriteyi kendi ellerinde yoğunlaştırdığını" belirtti.[90] Service 1930'ların sonlarında Stalin'in "kişisel despotizme tarihteki neredeyse tüm hükümdarlardan daha fazla yaklaştığını" belirtti.[91]

McDermott yine de Aleksandr Solzhenitsyn, Vasily Grossman ve Anatoly Rybakov gibi yazarların kurgularında öne çıkan ve Stalin'i baskı ve totaliterlik yoluyla Sovyet yaşamının her yönünü kontrol eden, her şeye kadir ve her yerde hazır ve nazır bir tiran olarak tasvir eden "aşırı basit stereotiplere" karşı uyarıda bulundu.[90] Service, benzer şekilde Stalin'in "engelsiz bir despot" olarak tasvir edilmesi konusunda uyardı ve "güçlü olmasına rağmen yetkilerinin sınırsız olmadığını" ve yönetiminin, miras aldığı Sovyet yapısını koruma isteğine bağlı olduğunu belirtti.[91] Kotkin, Stalin'in iktidarda kalabilmesinin onun Politbüro'da her zaman çoğunluğa sahip olmasına bağlı olduğunu gözlemledi.[96] Khlevniuk, çeşitli noktalarda, özellikle de Stalin'in yaşlı ve zayıf olduğu zamanlarda, parti oligarşisinin onun otokratik kontrolünü tehdit ettiği "periyodik belirtiler" yaşandığını kaydetti.[99] Stalin yabancı ziyaretçilere diktatör olduğunu yalanladı ve kendisini böyle etiketleyenlerin Sovyet yönetim yapısını anlamadığını belirtti.[88]

Stalin'e adanmış geniş bir literatür üretildi.[99] Stalin'in yaşamı boyunca, onaylanmış biyografilerinin içeriği büyük ölçüde hagiografikti.[91] Stalin, özellikle sayısal olarak Rusların hakimiyetinde olan bir devlette Gürcü kökenlerini vurgulamak istemediği için, bu eserlerin onun erken dönemlerine çok az ilgi gösterilmesini sağladı.[91] Ölümünden bu yana çok daha fazla biyografi yazıldı, [91] ancak 1980'lere kadar bunlar büyük ölçüde aynı bilgi kaynaklarına dayanıyordu.[91] Mihail Gorbaçov'un Sovyet yönetimi altında, Stalin'in hayatıyla ilgili daha önce gizli tutulan çeşitli dosyalar tarihçilerin kullanımına sunuldu,[91] bu noktada Stalin, Sovyetler Birliği'nde "kamu gündemindeki en acil ve hayati konulardan biri" haline geldi.[88] Birliğin 1991'de dağılmasının ardından arşivlerin geri kalanı tarihçilere açıldı ve bunun sonucunda Stalin hakkında birçok yeni bilgi gün ışığına çıktı ve bir dizi yeni araştırma ortaya çıktı.[99]

Leninistlerin Stalin hakkındaki görüşleri hâlâ bölünmüş durumda. Bazıları onu Lenin'in gerçek halefi olarak görürken diğerleri onun Lenin'in fikirlerine, onlardan saparak ihanet ettiğine inanıyor.[91] Stalin'in Sovyetler Birliği'nin sosyo-ekonomik doğası da çok tartışıldı ve çeşitli şekillerde devlet sosyalizmi, devlet kapitalizmi, bürokratik kolektivizm veya tamamen benzersiz bir üretim tarzı olarak etiketlendi.[100] Volkogonov gibi sosyalist yazarlar, Stalin'in eylemlerinin "Ekim Devrimi'nin yarattığı muazzam sosyalizm çekiciliğine" zarar verdiğini belirtti.[97]

Kendi yönetimi altında meydana gelen çok sayıda aşırı ölüm nedeniyle Stalin, "tarihin en kötü şöhretli isimlerinden biri" olarak etiketlendi.[91] Bu ölümler Gulag'daki kolektifleştirme, kıtlık, terör kampanyaları, hastalıklar, savaş ve ölüm oranlarının bir sonucu olarak meydana geldi. Stalin yönetimindeki aşırı ölümlerin çoğunluğu doğrudan cinayet olmadığından, bilim adamları arasında ölümlerin rejime atfedilebileceği konusunda fikir birliği olmaması nedeniyle Stalinizm kurbanlarının kesin sayısını hesaplamak zordur.[93] Stalin ayrıca Sovyetler Birliği'ndeki etnik azınlıkların zorla nüfus nakli ve Ukrayna'daki kıtlık vakalarında da soykırımla suçlandı.

Resmi kayıtlar, 1921 ile 1953 yılları arasında Sovyetler Birliği'nde 799.455 belgelenmiş infazı ortaya koyuyor. Bunların 681.692'si Büyük Tasfiye yılları olan 1937-1938 yılları arasında gerçekleştirildi.[101] Michael Ellman'a göre, Büyük Tasfiye sırasında baskı nedeniyle ölenlerin sayısı için en iyi modern tahmin 950.000-1,2 milyondur, buna infazlar, gözaltında ölümler veya serbest bırakılmalarından hemen sonraki ölümler dahildir.  Buna ek olarak, arşiv verileri 1934'ten 1953'e kadar Gulag'da 1.053.829 kişinin öldüğünü gösterirken, mevcut tarihsel fikir birliği, 1930'dan 1953'e kadar Gulag sisteminden geçen 18 milyon insanın 1,5 ile 1,7 milyon kişi hapsedilmeleri sonucu öldüğü yönündedir.[102] Arşiv araştırmacısı Stephen G. Wheatcroft ve Michael Ellman, infazlar ve cezai ihmalden kaynaklanan ölümler de dahil olmak üzere yaklaşık 3 milyon ölümünü Stalinist rejime bağlıyor.[103] Wheatcroft ve tarihçi RW Davies kıtlıktan kaynaklanan ölümlerin 5,5-6,5 milyon olduğunu tahmin ederken  bilim adamı Steven Rosefielde 8,7 milyon sayısını veriyor.[104][105]

Tarihçi Timothy D. Snyder, 2011 yılında Sovyet arşivlerinin 1990'larda açılmasından sonra elde edilen modern verileri özetleyerek Stalin rejiminin 6 milyonu kasıtlı cinayet olmak üzere 9 milyon ölümden sorumlu olduğunu belirtiyor. Arşivlere erişimden önce yapılan 20 milyon ve üzeri tahminlerin ise inandırıcı olmadığını belirtiyor. Rogovin'e göre, Altıncı Kongre'den On Yedinci Kongre'ye kadar seçilen Merkez Komite üyelerinin %80-90'ı fiziksel olarak yok edildi.[106]

Sovyetler Birliği'nde ve Sovyet sonrası devletlerde

değiştir
 
Rusya Federasyonu Komünist Partisi'nden Marksist-Leninist aktivistler, Stalin'in Moskova mezarına çelenk koyuyorlar, 2009

Ölümünden kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği bir Stalinizasyondan arındırma döneminden geçti. Malenkov, daha sonra Pravda'da eleştirilen Stalin kişilik kültünü kınadı.[88][91] 1956'da Kruşçev, Partinin 20. Kongresinin kapalı oturumunda "Kişilik Kültü ve Sonuçları Üzerine" başlıklı "Gizli Konuşmasını" yaptı. Orada Kruşçev, Stalin'i hem kitlesel baskısından hem de kişilik kültünden dolayı kınadı. Bu suçlamaları Ekim 1962'deki 22. Parti Kongresi'nde tekrarladı.[91] Ekim 1961'de Stalin'in naaşı mozoleden çıkarıldı ve bir büstün işaretlediği yer olan Kremlin Duvarı Nekropolü'ne gömüldü. Stalingrad'ın adı Volgograd olarak değiştirildi.[91]

Kruşçev'in Sovyet toplumundaki de-Stalinizasyon süreci, 1964'te lider olarak yerine Leonid Brejnev'in getirilmesiyle Sovyetler Birliği'nde bir düzeyde yeniden Stalinizasyon başlattı. 1969'da ve 1979'da Stalin'in mirasının tamamen rehabilitasyonu için planlar önerildi, ancak her iki durumda da SSCB'nin kamuoyundaki imajının zarar görmesi korkusu nedeniyle durduruldu.[88] Gorbaçov, Sovyet toplumunun yeniden canlandırılması için Stalin'in tamamen suçlanmasını gerekli gördü.[91] 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, yeni Rusya Federasyonu'nun ilk başkanı Boris Yeltsin, Gorbaçov'un Stalin'e yönelik suçlamalarına devam etti, ancak Lenin'i de kınadı.[91] Halefi Vladimir Putin, Stalin'i rehabilite etmeye çalışmadı ancak Stalinist baskılardan ziyade Stalin'in liderliği altındaki Sovyet başarılarının kutlanmasını vurguladı.[91] Ekim 2017'de Putin, Moskova'daki hüzün duvarı anıtının açılışını yaparak, "korkunç geçmişin" ne "hiçbir şeyle haklı gösterilemeyeceğini", ne de "ulusal hafızadan silinebileceğini" belirtti.[107] 2017'de verdiği bir röportajda Putin, "Stalinizmin dehşetini unutmamalıyız" ancak Stalin'in aşırı şeytanlaştırılmasının "Sovyetler Birliği ve Rusya'ya saldırmanın bir yolu olduğunu" ekledi.[108] Son yıllarda Rusya hükûmeti ve genel kamuoyu Stalin'i rehabilite etmekle suçlanıyor.

Sovyet sonrası dönemin sosyal ve ekonomik çalkantılarının ortasında, birçok Rus, Stalin'in düzen, öngörülebilirlik ve gurur çağını yönettiğini düşünüyordu.[91] Sovyetlerin II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zafere özlem duyan birçok Rus milliyetçisi arasında saygı duyulan bir figür olmaya devam ediyor ve Rusya'nın hem aşırı solunda hem de aşırı sağında düzenli olarak onaylayıcı bir şekilde anılıyor.[91][91]

Levada Merkezi tarafından yapılan anket, Stalin'in popülaritesinin 2015'ten bu yana arttığını, Rusların %46'sının 2017'de ve %51'inin 2019'da ona olumlu baktığını gösteriyor. 2021'de yapılan bir ankette Rusların %70'lik rekor bir oranı, Stalin hakkında çoğunlukla/çok olumlu görüşlere sahip olduklarını belirtti.[109] Aynı yıl, Merkez tarafından yapılan bir anket, Joseph Stalin'in Rusların %39'u tarafından "tüm zamanların en önde gelen ulusal figürü" olarak adlandırıldığını ve hiç kimsenin mutlak çoğunluğu elde edememesine rağmen, Stalin'in çok açık bir şekilde ilk sırada yer aldığını ve onu %30 ile bir diğer Sovyet lideri Vladimir Lenin ve %23 ile Rus şair Aleksandr Puşkin'in takip ettiğini gösterdi.[110] [111] Aynı zamanda, Rusya'da, kaynak materyalin yanlış beyanına veya uydurmasına dayanan Stalinist yanlısı literatürde bir büyüme vardı.[99] Bu literatürde Stalin'in baskıları ya "halk düşmanlarını" yenmek için gerekli bir önlem olarak ya da alt düzey yetkililerin Stalin'in bilgisi dışında hareket etmesinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor.[99]

Eski Sovyetler Birliği'nin Rusya dışında Stalin hayranlığının sürekli olarak yaygın kaldığı tek bölge, Gürcülerin tutumları oldukça bölünmüş olsa da Gürcistan'dır.[91] Bazı Gürcüler, uluslarının modern tarihinin en ünlü figürü olan Stalin'e yönelik eleştirilere kızıyor.[91] Tiflis Devlet Üniversitesi tarafından 2013 yılında yapılan bir anket, Gürcülerin %45'inin ona karşı "olumlu bir tutum" sergilediğini ortaya çıkardı.[112] 2017 Pew Research anketinde Gürcülerin %57'si onun tarihte olumlu bir rol oynadığını söylerken, Mikhail Gorbaçov için aynı şeyi ifade edenlerin %18'i vardı.[113]

Eski Sovyetler Birliği'nin başka yerlerinde de bazı olumlu duygular bulunabilir. Carnegie Endowment tarafından 2012 yılında yaptırılan bir anket, Ermenilerin %38'inin ülkelerinin "Stalin gibi bir lidere her zaman ihtiyaç duyacağı" konusunda hemfikir olduğunu ortaya çıkardı.[114] [115] 2010'un başlarında Ukrayna'nın Zaporizhia kentinde Stalin'e yeni bir anıt dikildi.[116] Aralık 2010'da kimliği belirsiz kişilerce başı kesilen heykel, 2011'deki bombalı saldırıda yok edildi.[117] 2016 yılında Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün yaptığı bir ankete göre ankete katılanların %38'i Stalin'e karşı olumsuz bir tutuma sahipken, %26'sı tarafsız ve %17'si olumlu bir tutuma sahipken, %19'u yanıt vermeyi reddediyor.[118]

Eserleri

değiştir

Ayrıca Stalin'in gençken yazdığı şiirler özellikle Gürcistan'da yaygın olarak bilinmektedir.[119]

Hakkında yazılan eserler

değiştir
  • Bertram D. Wolfe, Devrimi Yapan 3 Adam: Lenin, Troçki, Stalin, BFS Yayınları
  • Kemal Okuyan, Stalin'i Anlamak, Yazılama Yayınları, 2008
  • Simon Sebag Montefiore, Young Stalin, Vintage Books, Ekim 2008 (İngilizce)[120]
  • Doğu Perinçek, Stalin'den Gorbaçov'a, Kaynak Yayınları, 2010
  • William Bill Bland, Jozef Stalin Söylence ve Gerçek, Su Yayınevi, 2009
  • George Orwell, Hayvan Çiftliği, Can Yayınları, Çeviri: Celal Üster, 2014 (George Orwell'ın bu romanında Stalin, Başdomuz Napoleon karakterinde temsil edilmiştir.)
  • Feliks İvanoviç Çuev, Molotov Anlatıyor: Stalin'in Sağ kolu ile Yapılan 140 Görüşme, Yordam Yayınevi

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b Devlet kayıtlarına göre Stalin'in Gori'deki Uspenski Kilisesi'ndeki doğum kaydı eski takvimde 6, yeni takvimde 18 Aralık 1878 olarak verilir. Stalin ise eski takvimle 9, yeni takvimle 21 Aralık 1879 günü doğduğunu söylemiştir.İlgili kayıt bilgileri 12 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 11 Kasım 2015 tarihinde erişilmiştir
  2. ^ Henry Rousso (1999). Stalinisme et nazisme: histoire et mémoire comparées (Fransızca). Editions Complexe. s. 61. ISBN 9782870277522. 1 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  3. ^ a b c "Joseph Stalin". History Channel. 19 Eylül 2019. 12 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  4. ^ a b "Joseph Stalin: National hero or cold-blooded murderer?". BBC Teach. 2020. 7 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  5. ^ Keller, Bill (4 Aralık 1989). "Major Soviet Paper Says 20 Million Died As Victims of Stalin". The New York Times. 3 Ağustos 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  6. ^ "Hitler vs. Stalin: Who Killed More?". The New York Review of Books. 10 Mart 2011. 28 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  7. ^ "How Joseph Stalin Starved Millions in the Ukrainian Famine". Cruel efforts under Stalin to impose collectivism and tamp down Ukrainian nationalism left an estimated 3.9 million dead. History Channel. 16 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  8. ^ "Stalin killed millions. A Stanford historian answers the question, was it genocide?". When it comes to use of the word "genocide," public opinion has been kinder to Stalin than Hitler. But one historian looks at Stalin's mass killings and urges that the definition of genocide be widened. Stanford University. 23 Eylül 2010. 11 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Haziran 2020. 
  9. ^ "Sovyet Rejim değişikliği hakkında" (PDF). Sovyet Rejim Değişikliği Hakkında Yorumlar. CIA. 22 Nisan 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  10. ^ Montefiore, s. 164
  11. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2015. 
  12. ^ Mawdsley (1998), s. 73
  13. ^ Montefiore, s. 82
  14. ^ Montefiore, s. 95
  15. ^ Montefiore, s. 142
  16. ^ Montefiore, s. 146
  17. ^ Montefiore, s. 149
  18. ^ Montefiore, s. 158
  19. ^ Montefiore, s. 160
  20. ^ Montefiore, s. 168
  21. ^ Montefiore, s. 191
  22. ^ Gelecekteki ünlü Sovyet savcısı Andrey Vışinski ile bu sırada tanıştı ve dost oldu.
  23. ^ Montefiore, s. 199
  24. ^ Montefiore, s.236
  25. ^ Viyana'da bulunduğu sırada Nikolay Buharin ile tanışacaktır.
  26. ^ Bu son sürgün onun hayatını derinden etkiledi. Korkunç kış koşullarında hayatta kalma mücadelesi verdi ve çok az sayıdaki yerel Sibiryalı ile kaynaşarak onlardan avcılık öğrendi
  27. ^ Montefiore, s. 304
  28. ^ Montefiore, s.322-323
  29. ^ Stalin bu dönemde saklanmakta olan Lenin'in güvenliğinden ve onunla Merkez Komitesi arasındaki irtibattan sorumludur. Özellikle Troçki tarafından Ekim Devrimi döneminde hiçbir şey yapmamış olmakla eleştirilen Stalin, Lenin ile ilgili görevinden başka Pravda'nın çıkartılmasından sorumludur. Lenin'in Ekim Devrimi günlerinde muhafızlarına yazmış olduğu ve sadece Troçki ile Stalin'in önceden randevu almaksızın odasına girebileceğine dair talimatı Stalin ile ilişkilerinin seviyesini anlatmaktadır. (Montefiore, s. 338)
  30. ^ Orlando Figes The Whisperers: Private Life in Stalin's Russia, 2007, ISBN 0312428030, pages 227-315.
  31. ^ Lenin, Stalin, and Hitler: The Age of Social Catastrophe. By Robert Gellately. 2007. Knopf. 720 pages ISBN 1400040051
  32. ^ Communism: A History (Modern Library Chronicles) by Richard Pipes, pg 67
  33. ^ Life and Terror in Stalin's Russia: 1934–1941. – book reviews 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by Robert Conquest, 1996, National Review
  34. ^ Soviet Repression Statistics: Some Comments 25 Mayıs 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by Michael Ellman, 2002
  35. ^ Norman M. Naimark, The Russians in Germany: a history of the Soviet Zone of occupation, 1945-1949, Harvard University Press, 1995, ISBN 978-0-674-78405-5, p. 81.
  36. ^ Seidler/Alfred de Zayas, Kriegsverbrechen in Europa und im Nahen Osten im 20. Jahrhundert, Mittler, Hamburg Berlin Bonn 2002
  37. ^ Helke Sander/Barbara Johr: BeFreier und Befreite, Fischer, Frankfurt 2005
  38. ^ Krisztián Ungváry, Battle for Budapest: one hundred days in World War II, I.B.Tauris, 2004 ISBN 978-1-85043-667-6, p. 280. (Soviet crimes bölümü)
  39. ^ Modris Eksteins, Walking Since Daybreak: A Story of Eastern Europe, World War II, and the Heart of Our Century, Houghton Mifflin Harcourt, 2000, ISBN 978-0-618-08231-5, p. 208.
  40. ^ Rudolph J. Rummel, Lethal politics: Soviet genocide and mass murder since 1917, Transaction Publishers, 1990, ISBN 978-1-56000-887-3, p. 161.
  41. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2015. 
  42. ^ Sergey Gromenko "Kırım Tatar işbirlikçileri. Gerçek ve mitler"
  43. ^ Alexander Statiev, "Sovyet Silahlı Direnişinin Doğası, 1942-44", Kritika : Rus ve Avrasya Tarihinde Keşifler (Bahar 2005) s. 285-318
  44. ^ Buckley, Ruble ve Hofmann 2008, s. 207.
  45. ^ (Lehçe) obozy jenieckie zolnierzy polskich 4 Kasım 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Prison camps for Polish soldiers) Encyklopedia PWN. Retrieved 28 November 2006
  46. ^ (Lehçe) Edukacja Humanistyczna w wojsku. 1/2005. Dom wydawniczy Wojska Polskiego. ISSN 1734-6584. (Official publication of the Polish Army)
  47. ^ (Rusça) Молотов на V сессии Верховного Совета 31 октября цифра «примерно 250 тыс.» (Please provide translation of the reference title and publication data and means)
  48. ^ (Rusça) Отчёт Украинского и Белорусского фронтов Красной Армии, Мельтюхов, p. 367. (Report of the Ukrainian and Belorussian fronts of the Red Army, Melyukhov)
  49. ^ a b Benjamin B. Fischer, "The Katyn Controversy: Stalin's Killing Field 3 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.", Studies in Intelligence, Winter 1999-2000
  50. ^ Excerpt from the minutes No. 13 of the Politburo of the Central Committee meeting, shooting order of 5 March 1940"Electronicmuseum.ca". 21 Eylül 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2005.  . Retrieved 19 December 2005, original in Russian with English translation
  51. ^ George Sanford, Katyn and the Soviet massacre of 1940: truth, justice and memory 8 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Routledge, 2005, ISBN 0-415-33873-5 pp. 20-24
  52. ^ "Stalin's Killing Field" (PDF). 13 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Temmuz 2008. 
  53. ^ "Kombatant Bulletin" (PDF). 3 March 2009 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2011.  Special Edition of Kombatant Bulletin No.148 6/2003 on the occasion of the Year of General Sikorski. Official publication of the Polish government Agency of Combatants and Repressed
  54. ^ Svyatek; Romuald (1991) "Катынский лес", Военно-исторический журнал, No.9, ISSN 0042-9058
  55. ^ Brackman 2001.
  56. ^ Polak, Barbara (2005). "Zbrodnia katynska" (PDF). Biuletyn IPN (Lehçe). ss. 4-21. 8 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Eylül 2007. 
  57. ^ Polak, Barbara (2005). "Zbrodnia katyńska" . Biuletyn IPN (Lehçe)
  58. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Nisan 2020. 
  59. ^ Я. Г. Рокитянский. Рецензия на кн.: Ж. А. Медведев, Р. А. Медведев. Неизвестный Сталин http://russcience.euro.ru/biblio/rok02vr.htm 3 Mart 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  60. ^ "Stalin'in mezarının defnedilişi". ThoughtCo. 19 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  61. ^ 25 Haziran 2010 tarihli BBC haberi 29 Haziran 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce), 25 Haziran 2010 tarihinde erişilmiştir
  62. ^ 21 Aralık 2012 tarihli 3 Şubat 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Russia Today haberi (İngilizce) 21 Ocak 2013 tarihinde erişilmiştir
  63. ^ a b Conquest 1991, s. 1.
  64. ^ Conquest 1991, s. 1; Khlevniuk 2015, s. 97.
  65. ^ Khlevniuk 2015, s. 97.
  66. ^ Montefiore 2007, s. 268.
  67. ^ Conquest 1991, s. 183; Volkogonov 1991, s. 5; Kotkin 2017, s. 5.
  68. ^ Conquest 1991, s. 37.
  69. ^ Volkogonov 1991, s. 21; Khlevniuk 2015, s. 97.
  70. ^ Montefiore 2007, s. 395.
  71. ^ Himmer 1986, s. 269.
  72. ^ Kotkin 2017, s. 40. "He stood five feet seven inches, or about 1.7 meters, roughly the same as Napoleon and one inch [2.5 cm] shorter than Hitler, who was 1.73 meters."
  73. ^ Volkogonov 1991, s. 65.
  74. ^ Kotkin 2017, s. 4.
  75. ^ Service 2004, s. 25; Khlevniuk 2015, ss. 13–14.
  76. ^ Service 2004, s. 44.
  77. ^ Montefiore 2007, ss. 9–10.
  78. ^ Service 2004, s. 167; Kotkin 2017, s. 1.
  79. ^ Conquest 1991, s. 282; Volkogonov 1991, s. 146; Service 2004, ss. 435, 438, 574; Kotkin 2017, s. 1.
  80. ^ Conquest 1991, s. 311; Volkogonov 1991, s. 102; Montefiore 2003, ss. 36–37; Service 2004, ss. 497–498.
  81. ^ Montefiore 2003, s. 60.
  82. ^ Montefiore 2003, ss. 35, 60.
  83. ^ Khlevniuk 2015, ss. 102, 227.
  84. ^ Khlevniuk 2015, s. 195; Kotkin 2017, s. 3.
  85. ^ "Why so many Russians like dictator Stalin". BBC News. 18 Nisan 2019. 19 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2019. 
  86. ^ Service, Robert (2004). Stalin: A Biography. s. 551. ISBN 978-0-333-72627-3. 
  87. ^ Feuchtwanger, L. (1937). Moscow, 1937. Viking Press.
  88. ^ a b c d e Conquest 1991.
  89. ^ Montefiore 2007.
  90. ^ a b c d e McDermott 2006.
  91. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x Service 2004.
  92. ^ Wheatcroft 1999.
  93. ^ a b Ellman 2002.
  94. ^ Rogovin, Vadim Zakharovich (1998). 1937: Stalin's Year of Terror. Mehring Books. s. xxviii. ISBN 978-0-929087-77-1. 
  95. ^ Khrushchev, Nikita Sergeevich; Khrushchev, Serge (2004). Memoirs of Nikita Khrushchev. Penn State Press. s. 156. ISBN 978-0-271-02861-3. 13 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2023. 
  96. ^ a b c Kotkin 2014.
  97. ^ a b c Volkogonov 1991.
  98. ^ a b Montefiore 2003.
  99. ^ a b c d e Khlevniuk 2015.
  100. ^ Sandle 1999.
  101. ^ Getty, Rittersporn & Zemskov 1993, s. 1022.
  102. ^ Getty, Rittersporn & Zemskov 1993, s. 1024.
  103. ^ Wheatcroft 1996, ss. 1334, 1348; Ellman 2002, s. 1172.
  104. ^ Rosefielde 1996.
  105. ^ Davies & Wheatcroft 2004, s. 401.
  106. ^ Rogovin, Vadim Z (2021). Was There an Alternative? 1923–1927: Trotskyism: a Look Back Through the Years. Mehring Books. s. 495. ISBN 978-1-893638-96-9. 
  107. ^ BBC, 5 June 2018.
  108. ^ Rutland, 13 June 2019.
  109. ^ Arkhipov, Ilya (16 Nisan 2019). "Russian Support for Stalin Surges to Record High, Poll Says". Bloomberg. 3 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ekim 2020. 
  110. ^ "САМЫЕ ВЫДАЮЩИЕСЯ ЛИЧНОСТИ В ИСТОРИИ". levada.ru. 21 Haziran 2021. 30 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2021. 
  111. ^ Coynash, 22 June 2021.
  112. ^ Bell, 5 March 2013.
  113. ^ Masci, 29 June 2017.
  114. ^ Bakradze et al. 2013.
  115. ^ The Moscow Times, 2 March 2013.
  116. ^ Snyder, 26 May 2010.
  117. ^ "У Запоріжжі підірвали пам'ятник Сталіну" [Stalin Monument Blown Up in Zaporizhzhia] (Ukraynaca). 14 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2011. 
  118. ^ Ukrayinska Pravda, 4 March 2015.
  119. ^ 19 Mayıs 2007 tarihli 14 Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. The Guardian haberi (İngilizce) 9 Temmuz 2011 tarihinde erişilmiştir
  120. ^ Eserin Türkçeye çevirisi için bakınız: Genç Stalin, İthaki Yayınları, 2010 Çeviren: Yavuz Alogan

Bibliyografya

değiştir

Ayrıca bakınız

değiştir

Dış bağlantılar

değiştir
Parti siyasi görevi
Önce gelen:
Vladimir Lenin
(Parti Lideri olarak)
Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Merkez Komitesi Genel Sekreteri

1922-1953
Sonra gelen:
Nikita Kruşçev
Siyasi görevi
Önce gelen:
Vyaçeslav Molotov
Sovyetler Birliği Kurulu Başkanı
1946'ya kadar Halk Komiserleri Kurulu Başkanı

1941-1953
Sonra gelen:
Georgi Malenkov
Önce gelen:
Semyon Timoşenko
Sovyetler Birliği Savunma Bakanı
1946'ya kadar Savunma Halk Komiseri

1941-1947
Sonra gelen:
Nikolay Bulganin
  NODES
Intern 1
mac 20
os 92
todo 1