almak
Ayrıca bakınız: almák |
Türkçe
değiştirKöken
değiştirSöyleniş
değiştirEylem
değiştiralmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi alır)
- başlamak
- Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur. — Halk türküsü
- bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
- Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. — N. Cumalı
- bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
- Çocuğu okuldan aldı.
- birlikte götürmek
- bürümek, kaplamak, sarmak
- Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
- çalmak
- Cebimden saatimi almışlar.
- eksiltmek, kısaltmak
- Ceketin boyundan almak.
- elde etmek, kazanmak
- ele geçirmek, fethetmek
- Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. — Ö. Seyfettin
- erkek, kadınla evlenmek
- O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. — M. Ş. Esendal
- gidermek, yok etmek
- İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- görevden, işten çekmek
- göreve, işe başlatmak
- Yeni kapıcı aldı.
- içecek veya sigara içmek
- içeri girmesini sağlamak
- Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. — N. Cumalı
- içine sığmak
- Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- kabul etmek
- kazanç sağlamak
- Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
- kendine ulaştırılmak, iletilmek
- Kızımdan mektup aldım.
- Ondan haber almak için çok uğraştık, ama boşuna.
- koku veya tat duymak
- Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
- koparmak, yolmak
- Kaş almak acıtıyor.
- koymak, örtmek
- Paltosunu sırtına aldı.
- kullanmak, yutmak
- İlaç almak.
- içeri sızmak, içine çekmek
- Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
- mesafe katetmek, yol gitmek
- O yolu bir saatte alırsınız.
- motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır hâle gelmek
- Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. — H. Taner
- tehlikeli, zararlı bir şeye uğramak
- Sahtekârlık yaptığı ispat edildiğinden ceza aldı.
- Soğuk aldım, yatıyorum.
- temizlemek
- Karyolanın altını süpürge ile al.
- soldurmak
- Güneş perdelerin rengini aldı.
- sürükleyip götürmek
- Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
- Dalağını aldılar.
- yer değiştirmek
- (ticaret) satın almak kavramının kısa şekli
Çekimleme
değiştiralmak eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar
değiştirDeyimler
değiştirabdest almak, açıktan para almak, ad almak, adım almak, ağzına almak, akıl almak, almak işi almak istememek, alaya almak, aşağıdan almak, askıya almak, avucunun içine almak, bilgi almak, bir elle verdiğini öteki elle almak, boşa almak, boyunun ölçüsünü almak, bulunduğu yerden almak, canını almak, çekip almak, dalgaya almak, eğitim almak, er almak, görüş almak, haber almak, hedef almak, hediye almak, ışık almak, izinsiz almak, karşısına almak, karşısına almak makas almak, nefes almak, nişan almak, not almak, olur almak, per almak, rölantiye almak, satın almak, soluk almak, söke söke almak öç almak, yol almak
Türetilmiş kavramlar
değiştirÇeviriler
değiştiralmak
|
Kaynakça
değiştir- Türk Dil Kurumuna göre "almak" maddesi
Atasözleri
değiştirTürkmence
değiştirSöyleniş
değiştir- Heceleme: al‧mak
Eylem
değiştiralmak